"Etkili İletişim" Mi, Anlamsız Kelime Kalabalığı Mı?
Ofis koridorlarında yankılanan kelimeler... "Bu konuyu bir roadmap'e oturtalım." "Quick win alabileceğimiz bir alan var mı?" "Şirket olarak agile yaklaşımı benimsiyoruz." Peki, bunlar gerçekten bir anlam ifade ediyor mu? Yoksa sadece kulağa önemli gelen ama içinde derinlik barındırmayan ifadeler mi?
Plaza dili, iş dünyasında prestijli ve bilgili görünmek için kullanılan ama çoğu zaman iletişimi bulanıklaştıran kelime oyunlarından ibaret. Dil, insanları bir araya getirmek için var. Ancak bu yapay söylem, tam tersine, insanları birbirinden uzaklaştırıyor.
Plaza Dili Neden Var?
1. Güvensizlik Maskesi
Bazı insanlar, yetersizlik hissini gizlemek için süslü kelimeler kullanır. Oysa bir konuyu gerçekten bilen kişi, onu basitçe anlatabilir. "Biz bu projede end-to-end bir optimizasyon süreci başlatıyoruz." yerine "Tüm süreci iyileştiriyoruz." demek neden bu kadar zor?
2. Aidiyet Arzusu
Belli kelimeleri kullanmak, "ben buraya aitim" demenin bir yolu. Plaza dili konuşmak, profesyonel bir grubun parçası olduğunu kanıtlamaya çalışmanın bir şekli olabilir. Ancak gerçek aidiyet, anlamlı iletişimden doğar, kelime oyunlarından değil.
3. Önemli Gözükme Çabası
"Bu konuyu bir süzgeçten geçirelim ve üst yönetimle align olalım." Böyle söyleyince iş daha kritik mi oluyor? Oysa asıl önemli olan, ne söylendiği değil, neyin anlaşıldığıdır.
Peki, Çözüm Ne?
1. Daha Az Ama Daha Anlamlı Konuş
Konuşmadan önce kendine şu soruyu sor: "Bu kelimeleri gerçekten anlamlı buluyor muyum?" Eğer cevabın hayırsa, onları kullanmaya gerek yok.
2. Basitleştir, Zorlaştırma
En karmaşık fikirler bile basitçe anlatılabilir. Einstein’ın dediği gibi: "Bir şeyi basitçe açıklayamıyorsan, yeterince iyi anlamamışsın demektir."
3. Gerçek İletişimi Seç
Anlamı olmayan kelimeleri kullanarak değil, net ve samimi ifadelerle fark yarat. "Şeffaf bir iletişim stratejisi oluşturalım." demek yerine "Açık ve dürüst olalım." demek daha etkili değil mi?
Plaza Dilinde Kullanılan Kavramlar:
- Action almak → Harekete geçmek, bir işi üstlenmek.
- Align olmak → Fikir birliğine varmak, uyum sağlamak.
- Approve etmek → Onaylamak.
- Back-to-back meeting → Arka arkaya yapılan toplantılar.
- Benchmark yapmak → Karşılaştırmalı analiz yapmak.
- Brainstorm yapmak → Fikir alışverişinde bulunmak.
- Check etmek → Kontrol etmek.
- Deadline → Son teslim tarihi.
- Delege etmek → Görev dağıtmak.
- Ekspektasyon → Beklenti.
- Feedback vermek/almak → Geri bildirim vermek veya almak.
- Follow up etmek → Takip etmek.
- Game changer → Oyunun kurallarını değiştiren, büyük fark yaratan durum.
- Hands-on olmak → İşin bizzat içinde olmak.
- KPI (Key Performance Indicator) → Ana performans göstergesi.
- Leverage etmek → Avantaj sağlamak, bir şeyden en iyi şekilde yararlanmak.
- Loop’a almak → Sürecin içinde tutmak, bilgilendirmek.
- Meeting set etmek → Toplantı ayarlamak.
- Mindset → Düşünce yapısı, bakış açısı.
- Onboarding süreci → Yeni çalışanların işe uyum süreci.
- Optimize etmek → En verimli hale getirmek.
- Outcome → Sonuç.
- Overpromise etmek → Gereğinden fazla söz vermek.
- Post-mortem yapmak → Tamamlanan bir işin değerlendirmesini yapmak.
- Push etmek → Bir işi hızlandırmak, zorlamak.
- Quick win → Kısa vadede hızlı kazanım sağlamak.
- Reach out etmek → Birine ulaşmak, iletişime geçmek.
- Set etmek → Ayarlamak, belirlemek.
- Take action → Harekete geçmek.
- Task etmek → Görev vermek.
- Touch base yapmak → Kısa bir durum değerlendirmesi yapmak.
- Trigger etmek → Tetiklemek, harekete geçirmek.
- Update geçmek → Bilgilendirme yapmak.
Türkçesi varken İngilizce karşılıklarını kullanmak yerine, doğru Türkçe kelimeleri tercih etmek daha iyi bir seçim olacak gibi.
Sonuç: Sözcükleri Değil, Anlamı Ön Plana Çıkarmak
Plaza dili, bir tür sis perdesi. Önemli görünmek için kullanılan ama çoğu zaman iletişimi bozan bir araç. Oysa gerçek etki, açık, net ve dürüst iletişimle yaratılır.
Şimdi bir düşün: Bugün kullandığın kelimeler gerçekten bir şey anlatıyor mu, yoksa sadece kulağa hoş mu geliyor?
0 Yorumlar